Gebelik başladığı andan itibaren hamileliğin her günü, bebek ve anne adayı için oldukça önem taşır. Bu süreç oldukça heyecan verici olsa da, bazı sorunları da beraberinde getirebilir ve anne adayını zorlayabilir.
Gebelik başladığı andan itibaren hamileliğin her günü, bebek ve anne adayı için oldukça önem taşır. Bu süreç oldukça heyecan verici olsa da, bazı sorunları da beraberinde getirebilir ve anne adayını zorlayabilir.
Hamilelikte en sık karşılaşılan sorunlar; sabah bulantısı ve kusmalar, artmış tükürük salınımı, sık idrara çıkma, idrar kaçırma, bel ve sırt ağrıları, baş ağrısı, karın ağrısı, mide yanması, kramplar, varis, ödem, şişkinlik ve kabızlıktır. Ayrıca uyku sorunları, burun kanamaları, el ve ayakta uyuşmalar, vücutta kaşıntı, gebelik şekeri / zehirlenmesi, kilo alma, bel kalınlaşması, vücutta oluşan çatlaklar, saç dökülmeleri, cilt problemleri, alerji, diş sorunları, vajinal kanamalar / akıntılar, göğüslerde değişiklikler ve cinsel problemler de görülebilir. Hamilelik süresince tüm bu fiziksel problemler dışında anne adayında yorgunluk, depresyon, panik atak, unutkanlık, dikkat toparlama zorluğu, depresif duygu durumları ve ağlama krizleri gibi psikolojik durumlar da yaşanabilir.
Sabah bulantıları ve ani kusmalar her gebe kadın için olağan durumlardan biridir. Hamilelerin yüzde sekseninde gastrointestinal şikayetler ve yarısında çeşitli şiddetlerde kusma görülür. Ancak ikiz bekleyen gebelerde bu durum daha uzun ve sıkıntılı olabilir. Sabah bulantıları hormonların görevini düzgün yaptığının bir göstergesidir. Ancak bulantı ve kusmaların sebepleri kesin olarak bilinememektedir.
Sabah bulantılarının şiddetinin farklı olmasının nedenleri arasında; hormon seviyeleri, stres düzeyleri ve yorgunluk gibi etkenler sıralanabilir. Tabi nedeni ne olursa olsun, sabah bulantıları ve kusmalar anne adayları için oldukça rahatsızlık verici bir durumdur. Ve bu dönem boyunca gebe kadının eşinin, ailesinin ve doktorunun yakın desteğine gereksinimi vardır. En önemlisi gebe bu dönemin geçici olduğunu bilmelidir.
Sabah bulantıları ve kusmaları tedavisi için standart olmamasına rağmen alınabilecek bazı önlemler şunlardır;
Hamile kadınlar gebeliğin ilk ve son 3 ayında sık tuvalete giderler. Bunun sebebi vücut sıvısının artışı ve böbreklerin çalışma hızında yükselme olmasıdır. Ayrıca büyüyen rahim mesaneye baskı yaptığından sık idrara çıkma yaşanır. Ancak gebeliğin 4. ayında rahim, karın boşluğuna yöneldiği için bu şikayet ortadan kalkar. Anne adayının idrar yaparken iyice öne doğru eğilmesi gerekir. Böylece idrar kesesi tam olarak boşaltılabilir. Eğer gece çok sık idrara çıkılıyorsa, akşam saat 7’den sonra sıvı almamaya dikkat edilmelidir. Bunun dışında kesinlikle sıvı kısıtlaması yapılmamalıdır.
Gebelik sürecinde vücut bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha fazla kan ve vücut sıvısı üretir. Kan ve vücut sıvılarındaki artışlar da terlemeye sebep olabilir. Terleme en çok ellerde, bacaklarda, bileklerde ve yüzde meydana gelir. Terleme gebeliğin herhangi bir döneminde yaşanabilir. Ancak en çok hamileliğin 5. ayında artışlar gözlemlenir. Hamilelikte terlemeye karşı bazı önlemler alınabilir. Sıcak havalarda dışarıda fazla vakit geçirilmemelidir. Vücudu sarmayan rahat kıyafetler ve ayakları sıkmayan ayakkabılar tercih edilmelidir. Bol su tüketilmeli, potasyum açısından zengin yiyecekler tüketilmelidir. Ayrıca aşırı tuz tüketiminden de kaçınılmalıdır.
Hamilelik süresince göğüslerin giderek büyümesi ve duyarlılaşması, östrojen ve progesteron salınımındaki artışa bağlıdır. Bu sayede göğüsler emzirme dönemi için hazırlanır. Gebelikte göğüs ucunda belirgin renk değişikliği ve koyu renkli kabartılar oluşabilir. Doğum sonrasında göğüslerde sarkma olup olmaması en azından kısmen de olsa anne adayına bağlıdır. Çünkü her ne kadar genetik özellikler rol oynasa da, doğum sonrası göğüslerin sarkması gebelikten değil, gebelik boyunca göğüslere yeterli destek sağlanamamasından kaynaklanır. Bu nedenle her anne adayının mutlaka iyi destekli bir sütyen kullanması şarttır. Hatta gerekiyorsa gece yatarken sütyen çıkarılmamalıdır.
Gebelikte vücut çok fazla sıvı ürettiği ve bu sıvıları tuttuğu için ellerde ve ayaklarda şişmeler ve ödem görülebilir. Hamilelik süresince gittikçe büyüyen rahim bacaklara giden damarlara baskı yapar. Bu sebeple kanın kalbe ulaşması zorlaşır ve ayak bilekleri ile ayaklarda çok fazla sıvı birikir. Bu durum genellikle hamileliğin 6. ayından sonra meydana gelir. Bazı gebelerde el ve ayak haricinde yüzde ve gözlerde şişmeler de olabilir. Yüz şişliği hekime iletilmesi gereken önemli bir durumdur. Ayrıca şişlikler ve ödem haricinde ellerde ve ayaklarda kramplar ve kasılmalar da yaşanabilir.
Vücutta oluşan bu şişlikler ve ödemler çoğunlukla çalışan kadınlarda, gebelik öncesi kilolu olan kadınlarda, hamilelik sürecinde fazla kilo alanlarda, düzensiz beslenenlerde ve ayaklarında varis problemi olan kadınlarda daha fazla yaşanır. Ellerde ve ayaklarda oluşan şişlik ve ödemi önleyebilmek, kramp ve kasılmaları engelleyebilmek için öncelikle uzun süre ayakta kalınmamalıdır. Özellikle akşam saatleri ayaklar yukarıya kaldırılarak dinlendirilmelidir. Asitli içeceklerden uzak durulmalı, tuzlu yiyecekler yenilmemelidir. Ayrıca güneşin dik geldiği saatler dışarıya çıkılmamalıdır.
Hamilelikte kabızlıkla çok sık karşılaşılır. Hormon düzeyindeki artışların yanı sıra büyümekte olan rahmin bağırsaklara baskı yapması kabızlığa sebep olabilir. Bu nedenle gebelik sürecinde oldukça dikkatli olunmalıdır. Kabızlığa sebep olabilecek yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Beslenme düzeni daha çok lif bakımından zengin taze meyve ve sebzelerden oluşmalıdır. Öğünler 6 eşit parçaya bölünmelidir. Hazırlanan yemeklere buğday kepeği eklemek de fayda sağlayabilir. Kompostolar, zeytinyağlı salatalar tercih edilebilir. Sıvı alımı artırılmalı ve günlük yarım saatlik yürüyüşler yapılmalıdır.
Gebelikte en sık yaşanan şikayetlerden birisi de burunda dolgunluk hissi ve burnun sıklıkla kanamasıdır. Bu kanamalar gebelik sırasında artan östrojen ve progesteron hormonlarının burnun iç dokusuna kan akımını artırarak, yumuşamaya ve şişmeye yol açmasına bağlı olabilir. C vitamini içerikli beslenme , kılcal damarların direnci artırılabilir ve kanama riski azaltılabilir. Hamilelik ilerledikçe burun tıkanıklığı artabilir. Gece saatleri öksürükler ve boğazda tıkanmalar yaşanabilir. Bu gayet normal bir durumdur. Bu tarz sorunları önleyebilmek için içerisinde herhangi bir ilaç ve kimyasal içermeyen bir burun damlası kullanılabilir. Ayrıca odaya koyulacak nemlendiriciler ile odanın nem dengesi korunabilir ve havadaki kuruluk azaltılabilir.
Hamilelikte vajina ve rahim ağzında yoğun bir kan akışı yaşanır. Bunun sonucunda da damarlar genişler ve akıntılar yaşanabilir. Gebelikte hormon seviyeleri değiştiğinden rahim ağzı salgısı ve vajinal salgılarda ciddi bir artış görülebilir. Gebelikte akıntıların yaşanması normal kabul edilir. Anne adayı akıntısının rengi kokusu ve kaşıntısı her zamankinden farklı ise hekimi ile bu durumu paylaşmalıdır. Gebenin kişisel temizliğine de dikkat etmesi faydalı olur. Herhangi bir vajinal iltihaplanma olasılığına karşı vajinal bölgenin kuru tutulması önemlidir. Özellikle duş, havuz ve deniz sonrası mutlaka kuruluk sağlanmalıdır.
Hamilelikte vücutta beliren cilt problemleri birçok kadının ortak sorunudur. Özellikle mor-kırmızı renkte ve örümcek ağına benzer çizgilere sıkça rastlanır. Ancak bu çizgiler hormonal kaynaklıdır ve genellikle doğum sonrası kaybolur. Ciltte kuruluk sık rastlanır. Gebelikte yağ salgısı arttığından ciltte yağlanmalar da olabilir. Dengeli bir beslenme ve düzenli cilt bakımı ile cilt sağlığı korunabilir. Hamile kadınlar bu süreçte de kendilerine bakmak ve güzel görünmek isteyebilir. Ancak cildin hava almasını engelleyen yoğun makyaj malzemelerinden uzak durulmalıdır.
Gebelikte en sık karşılaşılan bir diğer sorun ise vücutta oluşan çatlaklardır. Hamile kadınların yüzde 90’nında bu problem gözlemlenir. Çatlaklar daha çok göğüslerde, karın ve kalça bölgesinde meydana gelir. Bu çatlaklar pembe/kırmızı renkte ve hafifçe çentikli bir yapıya sahiptir. Çatlak izleri hızlı kilo artışına bağlı olarak gerilerek derinleşebilir. Ancak düzenli olarak spor yapan, sağlıklı beslenen ve esnek bir vücut yapısına sahip ve gebelikte az kilo alan kadınlarda daha az çatlaklar meydana gelir. Ayrıca sanılanın aksine çatlakları yok etmek için kullanılan krem, yağ ve losyon gibi kozmetikler kısmi fayda sağlar.
Gebelik döneminde görülen ve olağan kabul edilen geçici duygusal dalgalanmalar genellikle gebeliğin ilk aylarında olur. Gebeliğin istendiği durumlarda bile hamileliğin öğrenilmesinden itibaren anne adayında çelişik duygular belirebilir. Bu duygusal çelişkilerin belirli bir tedavisi yoktur. Ancak sağlıklı beslenmek, diyet yapmak, dengeli bir biçimde dinlenmek, spor yapmak, hissedilen duyguları konuşarak ifade etmek ya da sosyal çevredeki insanlarla paylaşmak sorununun ağırlaşmasını engelleyebilir.
Sosyoekonomik stres, kişisel ya da aile özgeçmişinde geçirilmiş depresyon öyküsü, eşin yeterli derecede destek vermemesi ve gebelik komplikasyonları nedeniyle hastaneye yatırılma gibi durumlar anne adayını strese sokabilir. Hamile kadın hem kendi hem de bebeğinin sağlığı ile ilgili kaygılar duyabilir.
Tüm bu faktörler depresyonu daha da artırabilir. Anne adayında uyku bozuklukları, yeme alışkanlıklarında değişiklik, sürekli yorgunluk hissi, işe odaklanamama, aktivitelere ve eğlenceye ilgi duymama gibi durumlar gözlemleniyorsa ve bu değişimler 2 haftadan uzun sürüyorsa terapist desteği gerekebilir. Tabi destekleyici psikoterapi, ilaç tedavisinden önce gelmelidir.